6 Haziran 2009 Cumartesi

GÜLNAR’IN KÖYLERİNE AD VERİLİŞ ÖYKÜLERİ
F. Saadet BİLİR

Gezende
Söylentiye göre Karamanlılar, II. Alaaddin Keykubat zamanında, Ermenek çevresine yerleşmişler. İslam Bey altı muhafızı ile çevreyi dolaşmaya çıkmış. Şimdiki köyün bulunduğu mevkiden geçerken adamlarından biri orada kalmış. İslam Bey bir kişinin eksik olduğunu fark edip sorduğunda “O zaten deliydi, oradaki suyun başında kaldı,’’ demişler. İslam Bey, “ O bizimle gezen deliyi getirin!’’ diye emir vermiş. Muhafızlar arkadaşlarını bulup götürmüşler. Böylece köyün adı Gezendeli, sonraları da Gezende olarak kalmış.
Bir söylentiye göre, şimdi Gezende baraj sahasında kalan, Anadolu Selçuklu Devleti zamanında yaptırılan Gezende Köprüsü’nden adını alıyor köy.
Bir başka söylentiye göre de, Göksu Irmağı üzerine bir usta ile çırağı birer köprü yapmışlar. Usta çevresindekilere “Bir köprü yaptım ki gezmeli,” demiş. Çırak, “Ben de bir köprü yaptım ki görmeli,” deyince usta, “Nasıl olur, biz köprüyü beraber yapmadık mı? diye sormuş. Çırak, “Hayır, benim köprüm ayrı, geceleri çalışarak yaptım,” diye yanıtlamış. Birlikte çırağın köprüsünü görmeye gitmişler. Usta köprüyü çok beğenmiş, çırağını kıskanarak Göksu Irmağı’na kendisini atmış. Köyün adının da bu köprüden geldiği sanılıyor. Gezmeli ustanın, Görmeli çırağın köprüsünün adı.
Diğer bir söylentiye göre de usta çırağın köprüsünün çok güzel olduğunu görünce, çırağını kıskanmış. Ona aşağıda bir yerde kusur olduğunu söylemiş. “Ben seni ip ile aşağıya sarkıtayım, sen de bu hatayı düzelt,” demiş. Çırak aşağı inince de ipi bırakıvermiş, ondan öcünü almış.

Halifeler
Şimdiki Medrese Mahallesi’ne medrese açılınca çevreden pek çok öğrencinin burada okuduğu söyleniyor. Burada oturanların çoğu kendilerinin şeyh olduğunu savunduğu için onlara halife, köye de Halifeler denmiş.

Işıklı (Tozkovan)
Bir söylentiye göre Beydili, Delikkaya, Tırnak yakınlarında yaşarlarken kız kaçırma nedeniyle iki aşiretin arası açılır. Kızı kaçırılanlar, diğerine gece baskın düzenleyerek intikam alacaktır. Bunu öğrenen aşiret, hemen obasını terk eder. Şimdiki Tozkovan Köyü çevresine gelir, yerleşir. Aradan uzun zaman geçer. Diğerleri onların yerlerini öğrenir, intikam için yola çıkarlar. Tehlikeyi haber alan aşiret, obadaki aksakallı bilgeye, ne yapacaklarını sorar. O da herkesin iki avucuna ince, beyaz toprak almasını, elleri arkada üstlerine gelecek olan atlıların önünde beklemesini söyler. Bilgenin işareti üzerine herkes bir atlının gözüne, yüzüne ellerindeki toprağı atar. Atlılar, neye uğradıklarını anlayamaz. Onlar şaşkınlık geçirirken silahları alınır. Ardından, gelenler konuk edilir, ağırlanır, olay tatlıya bağlanır. O zamandan beri köyün adı “Tozla kovan, Tozkovan” olarak kalır.

İshaklar
Bir gün yörüklerin birkaç koyunu kaybolmuş, aramaya çıkmışlar, şimdiki köyün altında Olukkısığı pınarının yanındaki bir inde İshak adında bir çoban koyunları bulduğundan köye bu kişinin adı verilmiş. Önceleri “iyi saklar’’ anlamında İsaklar denmiş, sonraları İshaklar olmuş.

Kavakoluğu
Köyün üst başındaki dere içinde kaynayan su ve onun çevresindeki kavaklardan alıyor adını köy. (Gülnarlı çınar ağacına kavak diyor) Bu nedenle Kavakoluğu diyor buraya.

Konur
Adını, Orta Asya'da ‘Konur’ adındaki yerleşimden aldığını söyleyenler var. Bir söylentiye göre de, şimdiki köyün bulunduğu yer, o zamanlar ormanlık ve sulak bir arazi imiş. Konya ve Karaman'dan gelen aşiretler burayı beğenmişler ve 'Buraya konulur mu?’ diye bir soru sorulmuş. Çevredekiler konulabileceğini söylemişler ve bu yöreye yerleşilmiş. Konulur mu sorusunu soranın adı, Konur oğlu Ali olduğu için buraya Konur adı verilmiş.

Korucuk
Ormanlık bir köy olduğundan küçük orman anlamında Korucuk denmiş köye. Başka bir söylentiye göre, bu ormanlık Anamur'dan yayla için gelenler, kışın hayvanlarını burada bırakırmış. Burası bir Anamur Beyi'nin otlağıymış. Birkaç tane korucu tutup mallarını bekletirlermiş. Sonraları burasının yerleşmeye uygun bir yer olduğunu görmüş ve buraya yerleşmişler. Korucu bırakma işinden dolayı da köye Korucuk denmiş.
Bir başka söylentiye göre de Kayrak, Kızılobruk'tan (Silifke-Pelitpınarı çevresi) bir salkım koruk atılmış suya, bir zaman sonra bu koruk şimdiki köyde bulunan kaynaklardan birinden çıkmış. Bu nedenle köye Korucuk denmiş.

Kurbağa
Önceleri köyün adı Kırbağ imiş, ancak çok yakınındaki Kurbağa Dağı'ndan dolayı Kurbağa olarak değiştirilmiş.

Mollaömerli
Söylendiğine göre köy, fundalık, ormanlık bir yermiş. 150 yıl kadar önce Mollaömer Sülalesi’nden deve otlatan bir kız çocuğu, şimdiki çeşmenin bulunduğu yerde bir su görüyor. Bu suya sandal ağacından bir oluk yapıyor ve kullanıyor. Bu pınarı görenler bu çevreye yerleşmeye başlıyorlar. Bu nedenle köye Mollaömerli adı verilmiş.

Örenpınar (Punur, Punura)
Punar, Türkçe'de pınarı çağrıştırdığından ve yerleşim iri taşlarla yapılmış bir pınarın yanında olduğundan buraya Örenpınar denmiş.

Örtülü
Köy halkından öğrenildiğine göre halkın bir kısmı Salma Mevkii'nde, bir kısmı Öteköy Mevkii'nde, bir kısmıda köyün şimdiki bulunduğu yerde oturuyormuş. Kuraklığın başlaması üzerine halk su aramak zorunda kalmış. Şimdiki çeşmenin bulunduğu yerde o zamanlar bir sızıntı varmış. Bunu fark edince kazmaya başlamışlar. Aramalar sonunda su kaynağının üzerinin büyük bir say (düz tabaka biçiminde ince yassı taş) ile örtülü olduğunu görmüşler. Su bulununca, “Şükür suyu bulduk, üstü örtülüymüş,” demişler. Halk arasında Örtülü Kuyu Mevkii olarak anılan yerleşim yerinin adı zamanla Örtülü olarak kalmış. Ayrıca köyün dört tarafı ormanla kaplı olduğu için Örtülü adının verildiği de söyleniyor.

Sipahili (Babadıl)
Daha sonraları Rumlar buraya yerleşmiş. Babaderus isimli bir Rum, yıllarca burada kereste ticareti yapmış. Dereden getirdiği keresteleri dere ağzında gemilere yükleterek ihraç etmiş. Köylülerle iyi anlaştığı için onun adından dolayı buraya Babadıl denmiş. Bu arada bataklık kurutulmuş deniz kenarı yerleşime açılmış. Bir söylentiye göre Antik dönemde Papadola-Babadolos olan adı, sonradan Babadıl'a dönüşmüş. Başka bir söylentiye göre de, yaylalarda kışın her şey donuyormuş. Burada yaz, kış yiyecek bulunmaktaymış. Burası, gelenlere yiyecek bulma konusunda babalık yaptığından köye bu ad verilmiştir.
Osmanlı döneminde köy sınırları içindeki Dana Tepesi'nde bir süre Sipahi Birliği konaklamış. Bu nedenle köye Sipahili de deniyor.

Şeyhömer
Buhara’dan gelen Şeyhömer tarafından kurulduğu için köye Şeyhömer adı verilmiştir.

Taşoluk
Köy, kireçsiz suyu olan bir pınardan alıyor adını.

Tepe(Lapa)
Güneyinde Kıble Tepesi bulunmakta. Köyün eski yerleşimi Tepe, adını da bu tepeden almış.

Tırnak
Bol su kaynağına sahip olduğu için köye Irmak adının verildiği, bu adın daha sonra küçük ve uçta kalan bir yerleşim olduğundan dolayı; Tırnak adına dönüştüğü söylenir.

Ulupınar
Çataldeğirmen (Çatalpınar-Küreyi Nur) çevresinde Durmuş Ali'nin soyundan gelen Katarcıoğlu herkes tarafından sevilen, sayılan birisiymiş. Bu nedenle köye Katarcalı denmiş. Ancak bu ad yanlış yorumlamaya yol açacağı, katır besleyen, tahtacılarla karıştırılacağı düşüncesiyle değiştirilmesine karar verilmiş. Köy meydanındaki 250-300 yıllık olduğu sanılan çınarlar ile köydeki pınardan dolayı 1967 yılında köyün adı Ulupınar olmuştur.

Yanışlı
Komşu köy Sipahili'den gelerek burada aşiret yaşamını sürdüren Yanışlı sülalesinden Ali Kâhya ile yedi oğlundan dolayı köye Yanışlı adının verildiği sanılmaktadır.

Yassıbağ
Köydeki çok sayıdaki bağın yere yatık olması, tombak bağ olmaması nedeniyle köye Yassıbağ adı verilmiş.